Yanlış bilgi tüm dünyada yıpratıcı bir salgına dönüştü. Ve çoÄŸu insan bu büyük soruna iliÅŸkin endiÅŸelerini gizlemiyor. UNESCO’nun yakın zamanda hazırladığı küresel rapora göre, insanların yüzde 85’i internette cezasız bir ÅŸekilde dolaÅŸan “sahte haberler” konusundaki endiÅŸelerini itiraf ediyor, yüzde 87’si ise daha da ileri giderek yanlış bilgilerin ülkesinin siyasetine zaten zarar verdiÄŸini düşünüyor.
UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, internet üzerindeki dezenformasyon ve nefret söyleminin toplumsal uyum, barış ve istikrar açısından büyük riskler içerdiğini vurguluyor. Azoulay, bilgiye erişimi korumanın ve aynı zamanda ifade özgürlüğünü ve insan haklarını korumanın acil bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.
Sosyal medya yanlış bilginin en özgürce yayıldığı yer
UNESCO’nun yaptığı araÅŸtırma, internet kullanıcılarının %56’sının bilgilerini sosyal medya aracılığıyla aldığını gösteriyor. Ancak insanların sadece %50’si sosyal aÄŸlardaki haberlere güveniyor. Sosyal medya, diÄŸer medya kaynaklarına göre bilgiye güvenin düşük olduÄŸu bir ortam sunsa da, hala en fazla kullanılan bilgi kaynağı olarak öne çıkıyor.
AraÅŸtırmaya göre, insanların %68’i sosyal aÄŸların sahte haberler konusunda en büyük bilgi kaynağı olduÄŸunu düşünüyor. Ayrıca, %67’si sosyal aÄŸlarda nefret mesajlarıyla karşılaÅŸtığını itiraf ediyor. Bu durum, hükümetlerin dezenformasyonu ve nefret söylemini düzenlemesi gerektiÄŸi konusundaki endiÅŸeleri artırıyor.
UNESCO, internetteki dezenformasyon ve nefret söylemini önlemek için beş ilkeye dayalı bir plan öneriyor:
- İnsan haklarıyla ilgili konularda gerekli özen ilkesini uygulayın.
- Platform tasarımı, moderasyon ve içerik iyileştirme de dahil olmak üzere insan haklarına ilişkin uluslararası düzenlemelere uyun.
- Platformların şeffaflığını savunun.
- Bilgi ve araçları platform kullanıcılarının kullanımına sunun.
- İlgili paydaşlara karşı sorumlu olun.