Ben Mustafa Boran. İstanbul’da yaşıyorum. omg! iletişim’de Medya İlişkileri Direktörü olarak çalışıyorum. Yazıyorum, bisiklete biniyorum, yüzüyorum, okuyorum ve çokça insanları dinliyorum. Katlanır bir bisikletim var ve her sabah 10 km pedallamaya çalışıyorum.
PR, üretkenlik, pazarlama, teknoloji ve ekip yönetimi alanlarında yazıyorum. Yeni insanlar tanımayı yeni hikayeler dinlemeyi seviyorum. İletişim alanındaki 7 yıllık profesyonel iş hayatımda 90’a yakın markanın iletişim süreçlerinde yer aldım. Aktif olarak Linkedin’de içerik üretirken Harvard Business Review’de de makaleler kaleme alıyorum.
Küçüklüğümden beri kelimelerle aram hep iyiydi. Okuma yazmaya çok hızlı geçmiştim. 4. sınıftan sonra her gün kütüphaneden bir kitap alır, eve dönüp akşam yemeğine kadar o kitabı bitirirdim. Ertesi gün yine aynı. Dönemin liselere geçiş sınavı olan OKS’de iyi bir derece elde edip Göztepe İhsan Kurşunoğlu Anadolu Lisesi’nde eğitimime devam ettim. Lise, yaşadığım yerden sosyo-kültürel açıdan farklı birçok insanla arkadaşlık etmemi sağladı ve bu arkadaşlıklarım hala devam ediyor. “Kelimelerle aram iyidir.” demiştim. Lisede birçok mecrada bireysel olarak yazıyor, hikayeler kaleme alıyordum. Lisede eşit ağırlık okusam da üniversite sınavında sözel bölümlerden tercih yapıp Kocaeli Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler okudum.
“Medya ilişkilerinde “haber değeri olacak” işler üretmeye odaklanarak gazeteci gibi düşünme yaklaşımımın en büyük motivasyon kaynağım”
2016’da üniversiteden mezun olur olmaz iş aramaya koyuldum ancak dönemin şartları nedeniyle oldukça uzun bir süre iş ararken kendimce yeni yöntemler buldum. Bunlardan en önemlisi de LinkedIn hesabı açıp içerik üretmeye başlamak oldu. Bu sayede işverenlerin veya ilgili pozisyonlardaki yöneticilerin dikkatini çekmeye çalışıyordum. Kısa sürede 20 bin takipçiye ulaşmıştım ve her yazdığım yüzlerce beğeni alıyordu. Ancak asıl amacıma yani iş bulmama katkı sunmuyordu.
Bu sırada yine LinkedIn’den tanıdığım biri, “Sen iş arayan biri değil, iyi bir noktada çalışan biri gibi bir imaj çiziyorsun” dedi. Kelimelerin gücünden sanırım böyle bir noktaya gelmiştim. O an “Siz gönderilerime büyük bir ilgi gösteriyorsunuz ancak ben 10 aydır işsizim ve iş arıyorum.” minvalinde bir paylaşım yaptım. Bu paylaşımım omg! iletişim Kurucusu ve Genel Müdürü Elmas Nida Baykal Alkan’ın akışına düşmüştü. O gün bugündür birlikte çalışırız.
Bununla birlikte yeni insanlar tanımayı, insanlarla ilişki kurmayı ve geliştirmeyi de bir o kadar severim. Bu da beni medya ilişkileri alanında uzmanlaşmaya odakladı. Medya ilişkilerinde “haber değeri olacak” işler üretmeye odaklanarak gazeteci gibi düşünme yaklaşımımın en büyük motivasyon kaynağım olduğunu söyleyebilirim.
Medya İlişkileri Direktörü ne yapar?
Medya İlişkileri Direktörü en temel anlamda medya mecralarıyla markalar arasındaki ilişkiyi düzenleyen kişidir. Telefon rehberinde 5000’i aşkın kişi bulunur. Şirketlerle ilgili en haber değeri taşımayan içeriği bile haber yaptıracak networke sahiptir. Ancak her ne kadar basın mensubu dostlarımızdan bu konuda istediğimiz desteği bulsak da benim açımdan önemli olan şirkete haber değeri yüksek iş yaptırarak haber olmaktır. Bu sayede basın mensubundan rica etmek durumunda kalmadan da haber olabilirsiniz.
“Instagram akışımızda arkadaşlarımızdan ve ailemizden daha çok basın mensupları yer alıyor”
Bu bağlamda düzenli olarak medya listelerinin düzenlenmesinden, basın bültenlerinin yazımına, lansman davetlerinden özel haber ve röportajlara kadar birçok önemli görevde yer alıyorum. Basın mensuplarına, onların ailelerine ve kendileri hakkında önemli sayılabilecek tüm detaylara, arkadaşlarımızın hayatından daha fazla hakim oluyoruz. Instagram akışımızda arkadaşlarımızdan ve ailemizden daha çok basın mensupları yer alıyor. WhatsApp’teki son konuşmalarımız hep medya mensuplarıyla. Bu işin doğasında bu var.
Gün, medya takip hizmetlerinden gelen markalara ait yansıma raporu maillerini uyanır uyanmaz incelemekle başlıyor. Burada önemli olan yansımaları markalarımızla hızlıca paylaşıyoruz. Günlük ve haftalık raporlar hazırlıyoruz. İşe geldiğimizde ilk iş, o gün servis edilmesi gereken basın bültenlerinin basın mensuplarıyla paylaşılması oluyor. Öğleden önce bu bültenleri servis etmemiz gerekiyor ki ertesi günkü gazetelerde ya da online mecralarda yer alabilsin.
Haftalık ve aylık yayınlarda yer almasını istediğimiz gelişmeleri de bu bağlamda planlıyoruz. Ardından eğer ay başındaysak aylık raporları yapıp markaya iletiyoruz. Daha sonraki günler bu raporlara göre eksik kaldığımız mecralarda yer almak için özel haber önerilerini ve röportajları planlıyoruz. Gelecek hafta servis edilecek bültenlere göre bulunduğumuz hafta bu bültenlerin yazılmasını sağlıyoruz. Revizeler ve son onaylardan sonra bültenlerimizi servise hazır hale getiriyoruz. Eğer bir özel haber ve röportaj sorusu varsa bu soruların cevaplarını hazırlıyoruz. Genel olarak markamızın medyada hedeflediğimiz görünürlüğü elde etmesi için çalışıyoruz ve haber değeri olabilecek içerikler üretiyoruz.
“Şu sıralar yaşadığımız en büyük zorluk, medya mecralarının sayısının giderek azalması”
TV’de yer almak hala oldukça prestijli. Dolayısıyla gündem yönetimi yaparak markaya uygun fırsatlar oluşturmaya da odaklanıyoruz. Ana haber bültenlerinden haftalık programalara kadar her planlamayı gözden geçiriyoruz.
Markalar veya liderler bize ilk geldiklerinde onları genel olarak tanıyacak Q&A’lar hazırlıyoruz. Bunlar röportaj cevaplarımızda bize oldukça yardımcı oluyor.
Şu sıralar yaşadığımız en büyük zorluk, medya mecralarının sayısının giderek azalması diyebilirim. Sektöre başladığım ilk yıllarda da bu eğilim vardı ancak şimdiyle karşılaştırdığımda oldukça sınırlı bir medya alanında sıkışıp kaldığımızı hissediyorum.
Bununla birlikte son teslim tarihlerine her ne kadar biz uysak da aynı özveriyi göstermeyen markalarımız da olabiliyor. Bu da her işin son dakikaya kalmasına neden olarak basın mensubunun güveninin zedelenmesine yol açıyor.
C-Level yöneticilerin her zaman takvimlerinde uygun zamanlarının olmaması da en büyük zorluklar arasında. Basın mensubu ile uygun bir zaman dilimi belirlemek güçleşebiliyor.
omg!’de yolunu çalışanlar kontrol eder. Bilgilerini genişletmek için teşvik edilirler. Potansiyellerine ulaşmak için her fırsat verilir.
Biz sadece bir iletişim ajansı değiliz. Aynı zamanda birbirini çok iyi tamamlayan bir ekibiz. Mükemmel marka deneyimleri sunmak için hem ulusal hem de uluslararası alanda çalışıyoruz. Ve bunu günün her saati yapıyoruz. Tek bir ekip olarak iş birliği yapmak için hayatın her kesiminden geliyoruz. Birbirimizden öğreniyoruz. Bu süreçte eğleniyoruz. Ve kendimizi çok ciddiye almıyoruz. Bu, kolektif başarımızın anahtarı. omg!’de yolunu çalışanlar kontrol eder. Bilgilerini genişletmek için teşvik edilirler. Potansiyellerine ulaşmak için her fırsat verilir. Biz kutlanacak her günü, başarıyı, değişimi hatta vedaları ve yeni başlangıçları bir arada kutlamaya bayılırız. Instagram akışımız işlerimizden daha çok doğum günü ve kutlama postlarıyla doludur. Haftanın 4 günü ofiste Cuma günleri ise evden çalışan bir ajansız. Kesinlikle bu tamamen evden çalışmaktan çok daha iyi.
İşimi gerçekten çok seviyor ve benimsiyorum. Bana kattığı network başta olmak üzere tüm iyi yanlarından son derece mutluyum. Hayatımın bir döneminde Nisan sonu güney sahillerine inip Ekim sonu İstanbul’a döndüğüm bir iş yaşam dengesi hedefi yer alıyor. Şu sıralar lider iletişime daha fazla odaklanmış durumdayım ve bu alanda kendimi geliştirmek istiyorum.