Sürdürülebilirlik artık sadece çevresel önlemlerle sınırlı değil; aynı zamanda toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla da önem kazanıyor. Bu anlayışı benimseyen ve pek çok çalışmayı hayata geçiren markalardan biri de Akbank… Nitekim marka geçtiğimiz günlerde “Sürdürülebilirlik, İnsan için, Hepimiz için” temasıyla sürdürülebilirlik stratejisine odaklanan yeni iletişim kampanyası yayınladı. Sürdürülebilirlik kavramını sadece çevresel boyutta değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik açılardan da ele alan marka, toplumsal dönüşümü desteklemeyi amaçlıyor. Biz de Akbank’ın sürdürülebilirlik anlayışını ve markanın toplumsal katkılarını Akbank Marka ve İletişim Başkanı Beril Alakoç ile konuştuk. Alakoç, sürdürülebilirlik kavramını bütüncül bir perspektifle ele aldıklarını vurguluyor. Özellikle Birleşmiş Milletler’in Kalkınma Amaçları’na odaklanarak, toplumsal cinsiyet eşitliği, nitelikli eğitim, insana yakışır iş ve ekonomik büyüme gibi konuları ön planda tutuklarını belirtiyor.
Akbank sürdürülebilirlik kavramını nasıl tanımlıyor ve markanın bu alanda öne çıkma stratejisi nedir?
Biz Akbank’ta sürdürülebilirlik kavramına bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz. Ekonomi ve çevre, sürdürülebilirliğin önemli bir parçası ancak tamamı değil. Sosyal sürdürülebilirlik olmadan gerçek bir dönüşümden bahsedemeyeceğimiz için, işin insan ve toplum tarafını kesinlikle unutmamak gerektiğini düşünüyoruz.
Birleşmiş Milletler’in Kalkınma Amaçları’na da baktığımıza; toplumsal cinsiyet eşitliği, nitelikli eğitim, insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, yoksulluğa son, açlığa son gibi çevrenin ötesinde insanı odağına alan başlıklar görüyoruz.
Bu sebeple yeni iletişim kampanyamızı “sürdürülebilirlik insan için, hepimiz için” anlayışımızdan hareketle kurguladık. Biz Akbank’ta “Topluma, İnsana Katkı” projelerimizi “eğitim”, “kültür-sanat”, “girişimcilik” ve “gönüllülük” olmak üzere dört ana başlık altında yürütüyoruz. Projelerimizin, platformlarımızın gelişerek uzun süreler devam etmesini çok önemsiyoruz.
“Akbank Gençlik Akademisi ile Türkiye’nin dört bir yanındaki 208 üniversitenin tamamında 140 bini aşkın gence ulaştık”
2012’de Akbank Gönüllüleri oluşumunu başlattık. Bugün sayıları 1000’i aştı. Topluma katkı projeleri yürütüyoruz. Şehrin İyi Hali projesi ile gençlerin duyarlı oldukları konularda harekete geçmelerini ve gönüllülük konusunda farkındalıklarını artırmayı hedefliyoruz. Şimdiye dek 20 bin genç gönüllümüz bize katıldı.
Kültür sanat tarafında; 30 yılı aşkın süredir Akbank Sanat çatısı altında başta gençler ve genç sanatçılar olmak üzere toplumu sanatla buluşturuyoruz. Bu yıl 3. yaşını dolduran Akbank Gençlik Akademisi ile Türkiye’nin dört bir yanındaki 208 üniversitenin tamamında 140 bini aşkın gence ulaştık. Gençlerimize dijital pazarlamadan veri analizine, girişimciliğe kadar çok farklı alanlarda eğitimler sunuyoruz. 2016’da kurduğumuz inovasyon merkezimiz Akbank LAB ile Türkiye’de girişim ekosistemini destekliyoruz. Akbank+ kurum içi girişim programımızla da bu ekosisteme Akbank içerisinden yeni girişimciler kazandırıyoruz.
“Sürdürülebilirlik, İnsan için, Hepimiz için” temasınızı nasıl bir iletişim stratejisiyle kampanyanıza taşıyorsunuz ve bu mesajın toplumda nasıl bir etki yaratmasını hedefliyorsunuz?
Türkiye’de sürdürülebilirlikle ilgili bir kavram karmaşası var. IPSOS ile yaptığımız ortak bir araştırmaya göre, bugün tüketicilerin yarısı sürdürülebilirliğin tam olarak ne anlama geldiğini bilmediğini söylüyor.
Bu noktada, markalara, iletişimcilere büyük bir rol düşüyor. Toplumsal ve kültürel dönüşüm için sorumluluk almamız, sürdürülebilirliğin yalnızca plastik kullanımından, ağaç dikmekten ibaret olmadığını anlatmamız gerekiyor. Bunun için de sürdürülebilirliğin insana faydasını belirlemek, ölçmek ve iletişime taşımak kritik önemde.
Biz Akbank’ta uzun yıllardır tüm stratejik kararlarımızı sürdürülebilirlik odağıyla alıyoruz. Dolayısıyla bu alanda çok geniş bir kitleye ulaşan ve sürdürülebilir geleceğe hizmet eden çalışmalarımız var. Bunu görünür kılmayı da bahsetmiş olduğum farkındalığı yaratmak üzere bir sorumluluk olarak ele alıyoruz.
Bu bilinçle yeni iletişim kampanyamızda, geleceği ‘yazan’ gençlerden çevresine ilham olan kadınlara ve enerjisini doğadan alan KOBİ’lere kadar farklı alanlarda ‘sürdürülebilirlik elçilerinin’ hikayelerini ekranlara taşıyoruz. Sürdürülebilirliğin ‘insan için, hepimiz için’ olduğunu vurguluyoruz ve yaratılan insan odaklı etkiyi örneklerle ortaya koyuyoruz.
“Akbank olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Sürdürülebilirliğe katkı sağlayan, farkındalık yaratan projelerimiz ile sektörümüzde öncü olmaya devam edeceğiz”
Kampanyanızın uzun vadeli etkisini güçlendirmek için nasıl bir marka iletişim stratejisi geliştireceksiniz?
Bu kampanyanın bizim için bitiş tarihi yok. Sürdürülebilirliği stratejimizin tam ortasına koyduk, pusulamız net. Örneğin bir tarafta kredi portföyümüzün karbonsuzlaştırılması için çalışırken, diğer tarafta kadınları, gençleri odağına alan projelerimizi geliştirmeye devam edeceğiz.
Şehrin İyi Hali ile üniversitelerdeki gençleri gönüllülüğe teşvik ederken, Akbank LAB ile girişimcilik ekosistemini destekleyeceğiz. Yakın zamanda bizi hayli heyecanlandıran bir ileri dönüşüm projesinin de duyurusunu yapacağız. Özetle; biz Akbank olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Sürdürülebilirliğe katkı sağlayan, farkındalık yaratan projelerimiz ile sektörümüzde öncü olmaya devam edeceğiz.
2015’te başlattığınız Şehrin İyi Hali projesi sonrası, gönüllü gençlerin topluma katkı projelerindeki rolü ve katılımı nasıl gelişti?
Sürdürülebilir yaşam ancak herkesin geleceğimiz için sorumluluk alması ve ortak eylemlerimiz ile mümkün. Bunun da en güzel yolu gönüllülük. Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye’deki sivil toplum faaliyetlerine, gönüllü olarak katılma oranları, AB ortalamasının hayli altında.
Türkiye’de, 18 yaş üstü gönüllülük oranı yüzde 6’lar seviyesinde. Çoğu genç bu konulara hassasiyet gösterse de nereden başlayacağını bilemiyor ya da bir türlü fırsat bulup zaman ayıramıyor. Biz 9 yıl önce bu bilinci gençlere aşılamak, onların ilgi duydukları alanlarda gönüllü çalışmalarına olanak sağlamak üzere Şehrin İyi Hali’ni hayata geçirdik. Şimdiye dek 20 bini aşkın genç gönüllümüz, iş ortağımız olan STK’ların projelerine katıldı ve toplumsal dönüşüm için çalıştı.
Gençlerin, gönüllülükle tanışması, kendilerini daha eşitlikçi, daha adil ve sürdürülebilir bir dünyanın paydaşı hissetmesi, katkı sağlaması çok kıymetli. Biz aslında onların ilk adımı atmalarına vesile oluyoruz. Katıldıkları faaliyetlerde STK’larla tanışıyor ve iletişimlerini devam ettirebiliyorlar. Yani tek seferlik bir ilişki olmuyor. Çok yakında Şehrin İyi Hali’nin yeni dönemine başlayacağız. Gençlerle yeniden bir arada olacağımız için çok heyecanlıyız.
Akbank’ın kültür-sanat alanındaki faaliyetleri çok çeşitli etkinlikler içeriyor. Bu etkinliklerin toplumsal dönüşüme nasıl katkı sağladığını ve marka kimliğinizle nasıl örtüştüğünü düşünüyorsunuz?
30.yaşını geride bırakan Akbank Sanat, her yıl 700’ü aşkın etkinlikle toplumsal iyileşme ve dönüşümde rol alıyor. Bu yıl Akbank Kısa Film Festivali’nin 20’ncisini gerçekleştiriyoruz. Festivaldeki tüm etkinlikler ücretsiz. Katılımcılar bir yandan birbirinden güzel filmler izlerken bir yandan da Nuri Bilge Ceylan, Ali Asgari, Gökçe Bahadır gibi kendi alanlarında usta isimlerle sohbet etme fırsatı yakalıyor.
Bu yıl Akbank Caz Festivali 34. ve Akbank Çocuk Tiyatrosu ise 52. kez sanatseverlerle buluşacak. Bu çalışmaların etkisini genişletmek üzere İstanbul dışında, farklı bölgelerde de çalışmalar yapıyoruz. Örneğin, Akbank Çocuk Tiyatrosu Anadolu ve Avrupa’da turneye çıkan ilk çocuk tiyatrosu. 5 kuşaktır 2 milyonun üzerinde çocuğa ulaştık.
Akbank’ın sürdürülebilirlik alanında farklılaşmasını sağlayan en önemli özellikler neler ve markanızın gelecekteki sürdürülebilirlik stratejileri hakkında neler düşünüyorsunuz?
En önemli farklılaşma noktamızın sürdürülebilirliği emisyon ölçümleri ile sınırlamayıp attığımız her adımın merkezinde insanın olmasını sağlamak ve böylece yaşama bütüncül bir değer katmak olduğuna inanıyorum.
Gelecek dönemde de ‘sürdürülebilirlik insan için, hepimiz için’ anlayışıyla çalışmaya devam edeceğiz. Bu alanda farkındalık yaratmak üzere iletişimin gücünü kullanacağız. Ayrıca başta deprem bölgesinde yürüttüğümüz ve bölgedeki gençleri geleceğe hazırlayan Akbank Güzel Yarınlar Hareketi ve ileri dönüşüm projemiz olmak üzere değer yaratan işlere imza atmayı sürdüreceğiz.