Kariyer yolumda bana biçilen roller yerine kendi isteklerimi kabul ettirmek her zaman kolay olmadı. Bu dönemlerde sabırla ve ısrarlı bir şekilde ne istediğimi ifade ettim ve bu doğrultuda çalıştım.
Kariyerimde ilk şirketimde 7 sene marka ve pazarlama yönetimi yaptıktan sonra ilerlemek istediğimde; bana 30 yaşımda “Türkiye Satış Direktörü olur musun?” dediler, kabul ettim. O dönem hem iş hem de insan yönetimi açısından olağanüstü efor ve performans göstermem gereken bir dönem oldu.
“Bir kadın olarak satış alanında kendimi kabul ettirmek için büyük çaba harcadım”
Bir kadın olarak satış alanında kendimi kabul ettirmek için büyük çaba harcadım. Başarılı olunca bu hem beni çok güçlendirdi hem de sonrasında kariyerimde bana birçok kapı açan inanılmaz bir tecrübe oldu. Dönem dönem kariyerimde bu şekilde risk alıp farklı alanlara geçtim ve tecrübelerimi çeşitlendirdim. Bu tercihlerim beni bugün bulunduğum yere taşıdı.
Ayrıca bir kadın olarak çocuk sahibi olduğum dönemlerde hem fiziksel hem psikolojik olarak çok zorlandım; özellikle ilk dönemlerde yoğun iş hayatından dolayı çocuklarınıza yeterli vakti ayıramadığınızı düşünmek çok yıpratıcı; bu dönemlerde ailemden çok destek gördüm.
İşime her zaman büyük bir öz disiplin ile yaklaştım; çok çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Pozisyonum ne olursa olsun kararlarımı, insan olarak değerlerimi ve bir kadın olarak sağduyumu eksik etmeden verdim. Dürüstlük ve adalet olmazsa olmazım; emeğin hakkını vermek, sorumluluk bilinci, açık iletişim, geri bildirim vermek ve almak, kuralların herkes için olması benim için önemli konular.
Değerlerin korunması ancak iş topluluğundaki herkesin benimsemesi ve kuralların pozisyondan bağımsız herkes için geçerli olması ile sağlanır. Bir yönetici olarak şirket kültürümüzü, sürdürülebilirliğini, yönetim ekibimizle birlikte öncelikle örnek olmak; sonrasında gerekli kültür kodlarının uygulanması yoluyla sağlıyorum.
Cinsiyet eşitsizliğini reddederek; güzelliğin her halini kutluyor, sadece kadın değil tüm topluluklara ilham veriyoruz.
Sephora, Türkiye ve dünyada lüks kozmetik alanında lider güzellik ve perakende markası. Bu yıl 35 ülkede aynı anda lansmanını yaptığımız kurumsal kampanyamız ile çok önemli bir mesajı sahipleniyoruz: “We belong to something beautiful”; birlikteliğin güzelliği olarak ifade edebiliriz. Tüm alanlardaki cinsiyet eşitsizliğini reddederek; kapsayıcı vizyonumuzla güzelliğin her halini kutluyor, sadece kadın değil tüm topluluklara ilham veriyoruz.
Kendilerini özgürce keşfederek ifade edebildikleri, özgüvenlerini güçlendiren alanlar sunmayı amaçlıyoruz. Benzersiz güzellik vizyonumuzla, aynı zamanda sınırsız ve engelleri olmayan kucaklayıcı bir topluluğa ait olduğumuzu yüksek sesle söylüyoruz. Sephora’nın temel prensibi olarak diyoruz ki; güzellik ve özgüven çeşitlilik ile çoğalır. Kişinin kendine duyduğu güven kadar; aynı zamanda etrafındakilerle kurduğu bağlar ve topluluğa güven hissi de önemlidir.
“Özgüven Sınıfları ile kadınların kendilerini güzel, özgüvenli ve karşılarına çıkacak zorluklar konusunda hazır hissetmelerini sağlamayı amaçlıyoruz”
Kadınlardan ilham alan ve onlara iş hayatında destek ve cesaret vermekten gurur duyan bir markayız. Sephora kurumsal kimliği ve sosyal sorumluluk değerlerine uyumlu global ölçekli programımız ‘Sephora Stands’/ Sephora Değerleri ile kadınlara cesur kararlarında öz güven ve ilham vermek istiyoruz. Bu amaçla 2018’den bu yana dünya genelinde gerçekleştirilen ve Türkiye’de de hayata geçirdiğimiz, 2024’ün sonunda 1000’den fazla kadının hayatına dokunmayı hedeflediğimiz “Özgüven Sınıfları” ile kadınların kendilerini güzel, özgüvenli ve karşılarına çıkacak zorluklar konusunda hazır hissetmelerini sağlamayı amaçlıyoruz.
İş dünyasında eşitliği sağlamak için rol biçmeden; önyargısız hareket etmek önemli. Cinsiyetinden bağımsız olarak bir insana yetkinlik, karakter ve istek anlamında her işi yapabileceğini bilerek, düşünerek yaklaşmalıyız. En başta çocuklarımızı böyle yetiştirmeli; cinsiyetin değil insanın önemli olduğunu anlatmalıyız.
İşe alırken pozisyonlara cinsiyet biçmeyen bir insan kaynakları yönetimi için kültür ve şirket kodları doğru tanımlanmalı, bu şekilde iletişimi yapılmalı, bu bakış açısını sürdürmek için sürekli gündemde tutulmalı. Tüm hak ve terfi süreçleri düzenli gözden geçirilmeli. Hem annelere hem de babalara doğum dönemi ve çocuk bakımı konusunda destek verilmeli. Kadınlar özellikle bu dönemlerde zorunluluklar nedeniyle çalışma hayatından kopuyor. Ve tabii ki kadınlar olarak iş hayatında birbirimize daha anlayışlı olup, destek vermeliyiz. Ben her zaman kadın arkadaşlarımdan büyük destek gördüm; çalışkan ve azimli, yeteneklerini bilen kadınların arasında var oldum ve kendimi geliştirdim.
Asla “kadınlarla çalışmak zordur” cümlesini kurmasınlar; en başta kendi önyargılarımızın farkına varalım. Kendilerini değerli görsünler, rollerine razı olmayıp kendi kaderlerini kendileri ellerine alsınlar. Tabii bunu yapmak aynı zamanda çok çalışmaya ve emek vermeye de hazır olmak demek; hayallerine ulaşmak için disiplinle, sabırla çalışmaya devam etsinler. İş hayatında bazen sabretmek, bazen karar alıp değişim yapmak ve zaman zaman da risk almanın gelişim için her zaman önemli olduğunu gördüm.