Görsel dünyamızın giderek dijitalleştiği ve teknolojinin sınırlarını zorladığı bu yılda CGI reklam adeta bir dönüm noktasına ulaştı. Bilgisayar teknolojileriyle oluşturulan gerçeküstü çalışmaların pazarlama stratejilerinde giderek daha fazla kullanılması, marka dünyasında yeni bir heyecan yaratıyor.
Kuşkusuz CGI teknolojisiyle oluşturulan kampanyalar izleyicilerin dikkatini çekiyor ve sürükleyici bir deneyim sunuyor. Özellikle sosyal medya platformlarında paylaşılan gerçeküstü içerikler, markaların hedef kitleleriyle daha etkili bir şekilde etkileşim kurmalarına olanak tanıyor. Özgün görünümleri sayesinde, CGI içerikleri sıradan reklamlardan ayrılıyor ve izleyicilerin durup dikkatlice incelemelerine neden oluyor.
Nereden çıktı bu CGI reklam?
İlk CGI reklam örneği kesin olmamakla birlikte, 2021’de TikTok’ta yayınlanan gerçeküstü Zara vitrini olabilir. New York’taki bir Zara mağazasının önünde hareket eden renkli toplardan oluşan vitrin tasarımcı Shane Fu’nun usta işi.
2023’e doğru ilerlerken ilk olarak bu trend, moda ve güzellik dünyasında başladı ve diğer sektörlere hızlıca yayıldı. Özellikle Maybelline’in Londra’da metrosundaki bu çalışması CGI reklam furyasının etkileyici ilk örneklerinden biri oldu.
Marka güvenirliğini tehdit eder mi?
Ancak bu yaratıcı furya beraberinde soruları da getiriyor. CGI reklamın, gerçeklikle olan bulanık sınırları, tüketicilerin bu sanal çalışmayı gerçekten ayırt edebilme yeteneklerini zorluyor. Zira, pek çok kullanıcı markaların CGI çalışmalarını “gerçek” sanıyor. Bu durum da tüketiciler arasında kafa karışıklığına ve dolayısıyla marka güveni konusunda endişelere yol açabilir.
O halde tüketiciler bir yandan medya ve eğlence sektöründe karşılaştıkları deep fake ve sahte yapay zeka içerikleriyle mücadele ederken, CGI reklamcılıkta da benzer bir sorunlar yaşanabilir mi? Yanlış kullanılan CGI reklamı, marka güvenirliği üzerinde potansiyel ciddi bir tehdit oluşturabilir mi? Tüm bunlarla birlikte geleceğe dair ise belirsizlikler de var. Geleneksel reklam modellerine göre, CGI’ın daha kolay ve ekonomik olması reklamcılığı nasıl etkileyecek?
Biz de CGI reklamın başarısının ardındaki sırları, reklam stratejilerine kattığı inovasyonları ve marka güvenilirliğine olan etkilerini pazarlama ve reklamcılık dünyasının önde gelen isimlerine sorduk, onlar yanıtladı:
“CGI teknolojisi cesur, dinamik ve alışılmışın dışında ögeler sunuyor”
Onur Demircan
adidas Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü
“Teknolojinin durdurulamaz ilerleyişi ve dijitalleşme ile birlikte markalar da reklam ve pazarlama kampanyalarında daha dikkat çekici projelere imza atmaya başladı. Bunların da başında, bizim de hem globalde hem de Türkiye’de heyecanla hayata geçirdiğimiz CGI teknolojisi geliyor. CGI teknolojisinin, reklam ve pazarlama dünyasına yaratıcı bir bakış açısı getirdiğine inanıyorum. Hayal ettiğimiz fakat süreçler sebebiyle mümkün olamayan işleri gerçekleştirme imkanımız oluyor.
İlk olarak adidas, FIFA Dünya Kupası döneminde Messi için hazırlanan bir çalışmada CGI teknolojisini kullandı. Globalde de ilk başarılı CGI işlerinden biriydi ve oldukça pozitif geri dönüşleri oldu. Özellikle ülkemizde o dönemde bu teknoloji çok bilinmediği için, içeriği gerçek zanneden çok fazla kişi oldu.
CGI teknolojisini globalde ilk kullanan markalardan olduğumuz gibi ülkemizde de ilkler arasında olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu teknolojiyi uzun bir aradan sonra İstanbul’da gerçekleşen UEFA Şampiyonlar Ligi Finali döneminde final topumuzun tanıtımı için kullandık ve 4.5 milyon izlenmeye ulaştık. Proje sonrası bizi en çok mutlu eden konu, hem basın hem tüketici kanalında gerçeklik algısını sorgulatması, sonuç olarak da ciddi bir kesimin gerçekten boğazda devasa bir topu yüzdürdüğümüzü düşünmesiydi. CGI projelerinde en önemli konunun bu olduğunu düşünüyorum, gerçekliği sorgulatmak. Sonrasında Beşiktaş’ın 100. Yıl özel logolu formasının tanıtımını da bu teknoloji gerçekleştik ve 8 milyonun üzerinde izlenme rakamı elde ettik.
CGI teknolojisiyle hayata geçirdiğimiz her iki projemizde de hem tüketici den hem de medyadan çok güzel dönüşler aldık. Özellikle son dönemde markaların ulaşmaya çalıştığı Z jenerasyonu bu tarz kreatif işleri çok beğeniyor.
CGI teknolojisinin tüketicinin markaya olan güvenini azalttığını düşünmüyorum. Sonuçta bu teknoloji ürünün içeriği gibi detaylardan çok ürünün özelliklerini yaratıcı ve merak uyandırıcı bir şekilde tanıtıyor. Hatta tüketiciye içinde bulunduğu gündemden bir kaçış imkanı sunduğu için daha ilgi çekici geldiğini de söyleyebilirim. CGI teknolojisi cesur, dinamik ve alışılmışın dışında ögeler sunarak, tüketiciyi şaşırtırken aynı zamanda ürüne olan ilgiyi de artırıyor. Böylece marka ile bağ kurmasını sağlayarak ürünün akılda kalıcılığını artırıyor.
CGI teknolojisi markaları önemli bir prodüksiyon maliyetinin altına girmekten kurtarıyor. Çünkü bir reklam filmi çekmek istediğinizde ekip, lojistik, güvenlik, izinler, yer kiraları derken işin rakamsal boyutu çok başka seviyelere çıkabiliyor. Tabi ki kıyaslanacak işler değil, her brief in dinamiği çok farklı. Fakat CGI projelerinin maliyet avantajı sağladığını söyleyebiliriz. Yakın zamanda farklı teknolojilerle daha da dikkat çeken işlere imza atılacaktır. AI kullanımının da yaygınlaşması ile yaratıcılığın kapıları sonuna kadar açılacaktır.”
“Sadece ürün tanıtımı olmaktan çıkıp, görsel bir sanat formuna dönüşüyor”
Sibel Hür
Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Pazarlama Direktörü
“CGI şüphesiz, reklam dünyasına yenilikçi ve yaratıcı bir soluk getirdi. Bu teknoloji, markaların ürün ve hizmetlerini sadece sunmakla kalmayıp, onları görsel bir şölene dönüştürmelerine imkan tanıyor. Tıpkı bir ressamın tuvaline hayat vermesi gibi CGI, markaların elindeki fikirleri canlandırarak, tüketicilerin hayal güçlerini harekete geçiriyor. Bu, markalar için sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda tüketicilerle duygusal bir bağ kurma ve onları büyüleme fırsatı anlamına geliyor. Bu sayede pazarlama ve reklamcılık, sadece ürün tanıtımı olmaktan çıkıp, görsel bir sanat formuna dönüşüyor.
Samsung olarak ilk CGI deneyimimizi, en yeni katlanabilir modellerimizden Galaxy Z Flip5 ile yaşadık. ‘Galaxy Z Flip5 Şehre İndi’ mottosu ile hazırladığımız reklam kampanyamız ile ürünümüzün katlanabilir özelliğini İstanbul’un simgeleşmiş sokaklarında; Nişantaşı, Harbiye ve Levent’te görsel bir şölenle sergiledik. Bu süreçte cihazın katlanabilir özelliğinin öne çıkarılması aşamasında, CGI tekniğinden hareketle Content Creator Bulut Şahin ile hayata geçirdik. CGI reklam çalışmalarının en önemli noktalarından birisi de son kullanıcıya verilmek istenilen mesajların uygulamalı olarak şehre nasıl taşındığı konusudur. ‘Galaxy Z Flip5 Şehre İndi’ reklam kampanyamızda da CGI sanatçısı Bulut Şahin, açınıp kapanabilen bir rigging sistemini görüntüye entegre ederek cihazın gerçekçi şekilde hareket etmesini sağladı. Bu kapsamda hazırlamış olduğumuz CGI kampanyamız, tüketicilerin Galaxy Z Flip5 özelinde hem farkındalığı hem de marka bağlılığı anlamında güzel neticelerle sonuçlandı.
Medya dünyasında sahte haber ve deep fake içeriklerinin yükselişi, görsel medya üzerine tüketicilerin güvenini sarsabilir. Fakat Samsung olarak, CGI’ı şeffaflık ve etik ilkeler çerçevesinde kullanıyoruz. Sunulan her CGI içeriği, Samsung ürünlerinin hakiki niteliklerini ve yeteneklerini birebir yansıtacak şekilde tasarlanıyor. Bu bilinçli ve dürüst yaklaşım, tüketicilerin Samsung markasına olan inancını sadece muhafaza etmekle kalmıyor, aynı zamanda pekiştiriyor. CGI’ın olası tehdit unsurları, çoğunlukla bir markanın içeriğinin doğruluğuna ve açıklığına bağlı oluyor. Samsung olarak bu alanda özenli bir tutum izliyoruz.
CGI’ın geleneksel reklam metodolojilerine göre daha hızlı ve fiyat/performans açısından etkili olması, reklamcılık sektöründe önemli bir dönüşüm yaratıyor. Yakın gelecekte, CGI’ın reklamcılıkta daha etkili bir rol oynaması kuvvetle muhtemel. Bu teknoloji, markaların daha yenilikçi ve dinamik reklam kampanyaları oluşturmasına olanak tanıyacak. Reklam stratejilerimizde CGI’ı entegre ederek, tüketicilere daha çarpıcı ve unutulmaz deneyimler sunmayı hedefliyoruz. Bu yaklaşım, reklamcılık dünyasında yeni trendlerin ve standartların belirlenmesinde önemli bir rol oynayacak.”
“Reklamın asıl özünün tüketiciyi düşündürmek olduğunun kanısındayım”
Seda Simur Büyükkucak
Arzum Pazarlama Direktörü
“Önceleri film sektöründe sıklıkla kullanılan CGI teknolojisinin pazarlama ve reklam dünyasına oldukça büyük bir katkısı oldu. Adından söz ettirmek isteyen markalar kendi CGI projelerini gerçekleştirmek için tatlı bir yarışa girdi desek yanlış konuşmuş olmayız. Sektör profesyonelleri CGI kullanmayı öğrendikçe ve alıştıkça yapılabilecek işlerin potansiyelini çok daha iyi kavramaya başladılar, bu durumun da yaratıcılığa pozitif katkısı oldu.
Bu teknolojiyi ilk kez OKKA ürünümüz özelinde 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü’nü kutlamak için kullandık. 3 farklı ülkede (ABD, Londra, Türkiye) gerçekleştirdiğimiz CGI çalışmalarımızı tüketicilerimizin beğenisine sunduk. OKKA Türk kahvesi makinemiz ve peşi sıra onu izleyen fincanlarımızla Türk kahvesinin lezzetini dünyaya göstermeye çalıştık.
Yaratıcı fikirler ile titiz bir şekilde ortaya koyduğumuz ve viral haline gelen bu projemizle ülkemizdeki ve dünya çapındaki tüketicilerimizden oldukça olumlu dönüşler aldık. Bu CGI serisinde bizi en çok mutlu eden şey özellikle İstiklal çalışmamızın büyük bir organik etkileşim toplaması oldu.
Gerçekle kurguyu ayırmak her ne kadar zor olsa da bu durum CGI’ların ne kadar kaliteli bir yol izlediğini bize gösteriyor. CGI’ın pazarlama ile tanışması ile birlikte, elde edilen çıktıların kalitesi arttı. Tüketici yapılan işin gerçeklik ayrımını yapmakta bu kaliteden dolayı zorlanıyor. Fakat reklamın asıl özünün tüketiciyi düşündürmek olduğunun kanısındayım. Kendi yaptığımız işten yola çıkarak, yapılan işe gerçekten özen gösterildiğinde bu tarz reklamların markalar için bir tehdit oluşturduğunu düşünmüyorum.
Her teknoloji ve yenilik zamanı geldiğinde pazarlama dünyasına bir şekilde empoze olabiliyor. CGI teknolojisinin de bu sene bu kadar çok kullanılmasının, yeni teknoloji ve içerik üretme araçlarının pazarlama dünyasında daha sık yer verilmesinde önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.”
“CGI: Gözün gördüğüne bazen akıl kanmaz, kalp inanmaz”
Tolga Tunçel
TBWA\ISTANBUL Yaratıcı Grup Başkanı
“CGI, günden güne yayılan; “bunu şu markamıza yapsak çok iyi olmaz mı” diye gruplarda paylaşılan bir teknoloji. Ne yazık ki henüz ötesine geçemedi. Çünkü CGI, pazarlama dünyasındaki selefleri gibi saman alevi olmaya çok müsait. Biz de bu saman alevini harlamak için reklamcılar ve reklamverenler olarak şu ana kadar üstümüze düşeni yaptık. Mecrayı ve teknolojiyi bir fikirmiş gibi ele aldık ve birbirinin kopyası işler ürettik. Tabii ki Türkiye örnekleri için konuşuyorum. Mesela Maybelline’in Londra metrosunda yaptığı işi tenzih ediyorum.
Bu yorumum, bu iletişim modeli ile henüz tanışan tüketicide karşılık bulmadı. Ama her gün sosyal medyada birbirine benzer CGI örnekleriyle karşılaşan tüketicinin, bir dert anlatmak yerine görünürlüğe önem veren markalara duyarsızlaşacağını düşünüyorum. Bu trend’i “trend” olmaktan çıkarıp bir mecra olarak gören ve o mecraya uygun bir içgörüye, fikre ve uygulamaya dayanan işi yapan markanın da fark yaratacağını biliyorum. Yani Türkiye’de CGI kullanımı, “first media” çabasından “fist idea” çabasına dönüştüğünde değerli olacak.
İşin paylaşım değeri ve geleneksel medyadan ayrılma noktasına gelecek olursak karşımıza yine sosyal medya ve organik etkileşim çıkıyor. İşlek bir noktada yapılan CGI uygulamayı, aynı lokasyonda çıkılan bir outdoor reklamdan ayıran şey paylaşım değeri. Aslında birkaç yıl öncesine gidersek bu dediğimi çok daha iyi anlatacak bir örnek var.
O sene basketbolda Avrupa şampiyonu olan bir spor kulübünün bayrağını Boğaz Köprüsü’ne asmışlardı. CGI olmayan bu gerçek uygulama da sosyal medyada birçok etkileşim almış, o hafta sonunun gündemlerinden biri olmayı başarmıştı. Öyle ki birkaç yıl sonra İstanbullu olmayan ezeli rakibi futbolda şampiyon olduğunda sosyal medyada Boğaz Köprüsü’nde dalgalanan kendi kulüp bayrağı paylaşılmıştı.
İki takımın da taraftarı olmayan biri olarak İstanbullu kulübümüzün bayrağının orada gerçekten dalgalanmış olacağına inanırken diğer kulübümüzün bayrağının oraya asılmaya dahi teşebbüs edilemediğine inanıyorum. Peki hangisi daha etkili? Kendi semtine çıkan köprüye, kendi semt takımının bayrağını asmak mı? Yoksa asmadığın bayrağı ezeli rakibinin semtinde dalgalanırken göstermek mi? Cevabını size bırakıyor, buradan inandırıcılığa gelmek istiyorum.
Sosyal medyada tüketici, inanmaya hazır olduğuna inanıyor. Bahsettiğim İstanbullu olmayan takımın taraftarı gibi. Bu da aslında CGI’ın hem ne kadar eski hem de ne kadar yenilikçi olabileceğini gösteriyor. Yani aslında evet outdoor, evet gerilla marketing. Ta ki orada daha önce düşünülmemiş bir fikri hayata geçirinceye kadar. O İstanbullu olmayan kulübün bayrağı, gerçekten orada dalgalanmamıştı belki. Ama CGI henüz hayatımızda yokken milyonlar onu orada görmüştü ve o bayrağı orada dalgalandırmayı akıl etmek, on yıllardır süren bir rekabetin içgörüsünden gelen cesur bir işti.
Daha basiti ajansınız size “bir televizyon filmi yapalım” fikri ile geliyor mu? Oradaki televizyonu CGI ile değiştirince cevabı kolayca bulacaksınız. Bu da doğru şekilde kullanıldığında CGI’ı markalar için ucuz maliyetlerle fark yaratabilecekleri bir mecra haline getiriyor. Tabii ki CGI’ı amaç değil araç olarak kullanıp iyi fikirlerle evlendirebildiklerinde.”
“Link bırakıyorum reklamcılığı daha çok dikkate alınması gereken bir tehdit”
Hitay Öztürk
MCG Founder & Creative Director
“CGI ve VFX teknolojisi, özellikle 2000’li yılların sonrasında sinema ve görsel birçok alanda yaratıcı insanların hayallerinin etrafındaki sınırları kaldırmakta oldukça destekleyici oldu. Her teknoloji gibi, ilk başlarda ulaşılabilir değildi. Ancak son yıllarda kullanılan programlar ile birlikte designer’ların gelişimi göz kamaştırıcı bir hale geldi. Geçtiğimiz senelerde gelen brieflere karşılık ortaya çıkartılan fikirlerin çoğu, bütçesel ve uygulanabilirlik açısından çöpe gidiyordu. CGI teknolojisi, pazarlama ve reklam dünyasının önündeki sınırları kaldırarak hayallerimizdeki ütopyayı yaşama fırsatını sundu.
Ben dahil, çoğu tüketici bize sunulan içeriklerin tekrarından sıkılmıştır, dijital platformlarda izlediğimiz diziler, filmler de dahil içerik obezitesi yaşıyoruz. Rakamlara ve yarattığı viral etkiye bakarak söyleyebilirim ki CGI teknolojisini pazarlama ile birleştirmenin bize sunmuş olduğu bu fantastik ve eğlenceli dünya hepimizin hoşuna gitti. Kimi tüketiciler bize kızdı, kimisi takdir etti, kimisi şimdiden bundan bile sıkıldı. Söz veriyoruz, köprüyü rahat bırakacağız.
Dünya üzerinde en çok yalan habere maruz kalan ülkelerden birinde yaşadığımızı düşünürsek, maalesef bu bizim için yeni bir durum değil. Görsel manipülasyon çok uzun bir zamandır hayatımızda sadece şekil değiştirdi ve hızla değiştirmeye devam ediyor. Bugüne kadar Photoshop ve benzeri programlar ile üretilen görsellerden tek farkı, binlerce fotoğrafın bir arada olup videoyu oluşturması. Masum reklamların, hayallerimizdeki ütopyayı yaşamanın kimseye bir zararı olacağını düşünmüyorum. Tanrı distopyadan korusun! ‘’Link bırakıyorum’’ Reklamcılığı marka güveni üzerinde daha çok dikkate alınması gereken bir tehdit bence.
AR/VR teknoloji yatırımları 2027’ye kadar 114 milyar doları aşacağı söyleniyor. Hepimiz günün birinde VR gözlüklerimizle yolda yürürken boğazdan geçen şalgamı, gökdelenler arasında dolaşan uçan gemileri, köprüde asılmış battaniyeleri deneyimleyeceğiz. Tabii, premium reklamsız üyelik alanlar hariç.
CGI ve VFX teknolojileri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da katlanarak büyüyerek daha ulaşılabilir hale gelecek. Hayatımızın her alanında da bunu hissedeceğiz. Biz ajans olarak 2024 yılında markaların iletişimini bu alanda geliştirmeye devam edeceğiz. Ekiplerimizi genişletiyoruz, dünya çapında yeteneklerle çalışıyoruz ve AR alanında da yatırımlar yapıyoruz. Özellikle yönünü globale çevirmiş markalarımız için bu iletişim şekli, hayallerdeki sınırları kaldırdığı gibi ülkeler arasındaki sınırları da kaldırıyor. Viral başarı sağlayan işlerimizin sayısına baktığımızda rahatlıkla söyleyebilirim ki devir fiyat performans devri.”
“CGI, markaların yenilikçilik arayışını reklam sektörünün yaratıcılığıyla buluşturdu”
Enes Battal
Enerjisa Üretim Kurumsal İletişim Müdürü
“Reklam dünyası sürekli çarpıcı yeniliklerle tüketicilerin karşısına çıkmayı seviyor. Markaların da mesajlarını yenilikçi metotlarla kullanıcılarına ve potansiyel alıcılarına iletmek istemesi pazarlama dünyasının doğasında var. Uzun süredir sinema dünyasında ve video oyunlarında kullanılan CGI teknolojisi, markaların bu yenilikçilik arayışını reklam sektörünün yaratıcılığıyla buluşturdu. Bu açıdan bu teknolojinin, tanıtıma yeni bir soluk getirdiğini ve görsel anlamda da güçlü etkileyiciliğe katkıda bulunduğunu gözlemliyoruz. Gerçek dünyada mümkün olmayan görsel işlerin, efektler ve tasarımlarla geniş kitlelere ulaşması heyecan verici diyebiliriz.
Enerjisa Üretim olarak yenilenebilir enerjinin önemine vurgu yapmak amacıyla yıl boyunca farklı projeler hayata geçiriyoruz. Son dönemde pazarlama dünyasında popüler olan CGI çalışması ile yenilenebilir enerjinin önemine değinmek istedik.
Bunun için 3D Sanatçısı Murathan Aksöz ile bir araya geldik ve Kurumsal İletişim ekibimiz ile birlikte ana fikri geliştirerek hazırlıklara başladık. Bu çalışmada rüzgar türbinleri ve güneş panellerini sanal olarak İstanbul Ataşehir’de bulunan merkez ofisimizin içinde canlandırdık. Bu etkileyici görsel çalışma, markamızın sosyal medya hesaplarında paylaşıldı ve takipçilerimiz tarafından büyük ilgi gördü. Proje özelinde olumlu yorumlar aldık ve videomuz kısa süre içinde 544 bin erişimi aştı.
Yaptığımız çalışmayla Enerjisa Üretim olarak sürdürülebilir enerji kaynaklarına olan taahhüdümüzü ve yenilenebilir enerjiye olan inancımızın yansıtmaya çalıştık. Aynı zamanda kullanıcılarımız ve takipçilerimiz arasında çevresel farkındalığı da artırmayı hedefledik.
CGI reklamlarının, gerçek dünya ile dijital dünya arasında bir yere sahip olması nedeniyle ürünlerin ya da çalışmada yer verilen imgelerin, izleyenler tarafından gerçek dünyada nasıl göründüğüne dair bazı şüpheler yaratması mümkün. Birebir özgünlükten uzaklaşıldığında izleyici algısında olumsuz düşünce oluşabilir ancak yeni teknolojilerle pazarlama dünyasında oluşturulan yaratıcı çalışmaların hem markaları hem tüketicileri heyecanlandırdığını söyleyebiliriz.
Geleneksel reklamlarda büyük prodüksiyon maliyetleri ve riskler bulunabilirken, CGI reklamları daha makul maliyetlerde ve kontrollü şekilde hayata geçiriliyor. Bu noktada özellikle küçük ve orta ölçekli firmalar için avantajlı bir durum söz konusu. Aynı zamanda tüketici etkileşimlerini analiz etmek ve erişimleri raporlayabilmek adına kolay bir sistemi olması nedeniyle reklam stratejilerini daha veri odaklı bir hale getirilebilir.”