Bahçeşehir Üniversitesi, Görsel İletişim & Tasarım bölümünden 2011 yılında mezun oldum. Hayatımın her döneminde ortalama bir öğrenciydim ve bunu hiç dert etmedim. Müzik, tasarım, fotoğraf & video gibi odağımda hep yapmaktan keyif aldığım şeyler vardı. İyi ki de öyle olmuş…
Mezun olduktan sonra tam 6 ay odama kapanıp motion design ile alakalı internette ne bulabildiysem öğrenip denedim. Sene 2011 ve elimin altındaki kendine zor yeten kar beyazı Macbook’un fan boşlukları render almaktan kararmıştı. Müziklerini de kendim yaptığım kısa kliplerden oluşturduğum showreel’ımla dönemin büyük post prodüksiyon şirketlerinden birinde ilk işime başladım. Daha ilk iş görüşmemde ‘ileride içeriye motion ekibi kurmak çok isterim‘ demiştim ama çok naifmişim…
Çok can sıkıcı koşullar altında compositing ekibinde çalıştım. Dönemin en popüler dizisi için 8 ay boyunca her hafta, 6 kişilik bir ekiple, 3 günde 600-900 plan çıkartıyorduk. Bu yüzden LinkedIn profilimde ‘heavy-duty compositing artist‘ yazar.
Sonra soluğu dönemin “en dijital” bağımsız reklam ajansında aldım. İş görüşmesine şıpıdık terlikle gitmiştim ve bunu takan olmayınca ‘işte!‘ dedim tam bana göre bir yer! Çalışanının kendi işini “çalmasından” korkması sebebiyle USB port’unda güç olmayan bilgisayarlardan, şıpıdık terliğe güzel bir geçiş olacak diye düşünüyordum. Ta ki günbatımı rengini yıllardır görmediğimi fark edene kadar. Patrona istifamı verdikten sonra herkesin içinde ‘metaliğe kurşun sıkıp döner, hehe!’ esprisini o gün bu gündür unutmam.
“Motion designer herhangi bir tekniğe bağlı kalmadan şekillerle hikaye anlatabilen kimsedir.”
Bir süre freelance işler yaptıktan sonra 2015 yılında Cactus Motion‘u kurdum. İşin içerisinden gelen biri olarak, işin üzerinde çalışmanın ne zor olduğunu ajansı kurduğumda fark ettim.
Benim için en büyük motivasyon, kendi dünyamdan çıkan kısa hikayeler yaratabilmekti. Motion designer herhangi bir tekniğe bağlı kalmadan şekillerle hikaye anlatabilen kimsedir benim gözümde. Tekniğin pek bir önemi yok… Stop motion, compositing, 2 veya 3 boyutlu animasyon pek fark etmiyor. Hepsinin ortak özelliği özünde ‘hareket’ kavramını barındırması. Sürekli hareket etmeyi, yeni şeyler denemeyi seven biri olarak bu beni çekiyordu.
Motion Designer ne yapar?
“Temel odak noktası, bir hikayeyi elindeki malzemelerle en iyi şekilde anlatmanın yolunu bulmaktır.”
Öncelikle motion designer bir “motion’cu” değildir. Bir motion designer; farklı perspektiflerden fikir sunabilen, bu fikirleri tasarımına uygulayabilen, uygulamada mükemmeliyetçi, tasarımın her alanına ve hislere hakim, ses ve görüntü ilişkisini işleyebilen, kreatif ekibin en temel parçalarından biridir. Video ve animasyona hakimiyet bunların üzerine gelir. Tüm bu yetenekleri onun aynı zamanda üstün kalitede bir sanat yönetmeni ve grafik tasarımcı olduğu anlamına da gelir. Bu sebeple motion designer yaptığı işi içerik olarak değil, ‘kreatif’ olarak adlandırır.
Temel odak noktası, bir hikayeyi elindeki malzemelerle (yoksa onları yaratarak) en iyi şekilde anlatmanın yolunu bulmaktır. İzleyicinin en kısa sürede ve en etkin bir şekilde mesajı alması, onun sorumluluğundadır.
Günlük iş akışında kreatif ekipte metin yazarı ve sanat yönetmeniyle birlikte çalışır. Fikir aşamasının başından sürece dahil olur ve işin final teslimini o yapar. Böylece çağımızın kreatif ekibinde biri yazar, biri çizer, biri hikayeyi dizer.
En büyük zorluklar teknik limitasyonlar ve imkansız talepler. Teknik limitasyonların çözümü olsa da imkansız zamanlamalar veya ufak gibi görünen ama tüm akışı değiştirecek revizyonlar her yeni projede tekrar gün yüzüne çıkabiliyor. Düşünsenize bir video izlerken aslında saniyede tam 25 kare görüyorsunuz… Bazı durumlarda her bir saniye için 25 kare tasarım anlamına gelebiliyor. Bu gözle bakılınca akıl eritici bir süreçten bahsediyoruz. Bu sebeple doğru iletişimin önemi çok büyük.
Aynı zamanda bir ajans yöneticisi olarak geleceğe ilişkin en büyük hedefim kendimi bu yolda eğitmiş insanlarla çevreleyip onlardan bir şeyler öğrenmek ve öğretmek. Belki workshop’lar düzenleyerek meraklısına paylaşmak. Motion designer teriminin gerçekte ne anlama geldiğini ve sorumluluklarını daha üniversite zamanında benim gibi kafası karışık iletişim öğrencilerine anlatmak var diyebilirim.